Performansta öne çıkan bir başka konu ise kullanılan "ben dili". Sönmez’in, projenin üretim süreci hakkındaki yazısında bahsettiği gibi anlatısını "ben" öznesi ile sunması; kendi kurduğu ilişkilerin samimiyetini güçlendirdiği kadar, izleyiciye ulaştığı mesafeyi de artırıyor. "Ben"; hepimizde çağrışımı olan, içe döndüren bir dil ögesi. Böylece anlatılan hikâyeyle daha yakından özdeşleşmeyi sağlıyor belki de. Bu yoğun benzeşme duygusu, özellikle de cinsel ilişki anlatıları sırasında bir tür rahatsızlık hissi ile beraber gelebilir; eğer bahsi geçen kimlik sizin için "ben" değilse. "Balayı anıları" olarak adlandırdığı tek gecelik gay ilişkileri dinlemek, bedenselliğin her türlüsünün tabu olduğu ahlaka bir darbe niteliğinde zira. Kuir aktivizminde dahi saf dışı bırakılabilen bir konu cinsellik; eşcinsel olmak bir yasak iken, eşcinsellerin yaşadığı cinsellik daha da büyük bir yasak hâliyle. Ne mutlu ki Nadir Sönmez, anlatabilmenin de ötesinde iki erkek arasındaki cinselliğin, oyuncunun sesine etkisini bile yüksek lisans tezinde konu edebiliyor. Görünürlük artırma adı altında toplumun beklediği kişiye dönüşme riskine karşın "ben"i zihniyle, bedeniyle, ilişkileriyle, Diyarbakır Escort cinselliğiyle bir bütün olarak kabullenmek ve sunmak… Sanıyorum yapmamız gereken bu.
If you have any sort of questions concerning where and the best ways to make use of bu sayfayı ziyaret edin, you can call us at our site. 15.09.2007 tarihinde saat:21.52 sıralarında Muhammet YÜCE Ue Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in "İyi o Albayla da görüştüm ben az önce yine" "...komutan diyorum, olursa olsun diyorum., biz her türlü varız, indirilecek adam varsa indirelim, her türlü arkanızdayım dedim", "Bu Yeni Şafak gazetesinde Fehmi KORU mu ne var ya bir tane gazeteci" "O kafaya takmış, tamam dedim, o bizden dedim, sen sadece yeri ayarla dedim,., sen bizi başkasına yönlendir dedim" , "Yani yapacağımız varsa yapalım bize destek olsun dedim", "O gazeteciyle dedim Sabahat TUNCEL'i biz indirelim dedim, senin için indirelim ama, dedim sende bize yap dedim", Selim'in "Gazeteci kolay ya gazeteci,erkek değil mi", Muhammet'in "Erkek, Fehmi KORU var ya a... k... ", "Komutan onu biz indiririz dedim, Sabahat TUNCEL'i de indirelim dedim, zaten Sabahat TUNCEL'i indireceğiz dedim, ikisini de indirelim dedim, siz gerisine kanşmaym dedim, siz sadece bize yolu gösterin dedim" Selim'in "Baydemir'le O Olabilir", Muhammet'in "Sabahat TUNCELİ dedim, o da tamam diyor, tamam da a... k.... önce bir mekan lazım bize, para lazım dedim..."
Şüpheli İbrahim ÖZCAN 04.07.2008 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özet olarak; "...Soruşturma kapsamındaki kişilerden Hüseyin Görüm ile geçmişte cezaevinde birlikte kaldık. Daha sonra tesadüfen bir cenazede karşılaştık. Bundan sonra görüşmelerimiz devam etti. O sıralar Hüseyin Görüm serbest ticaret işleri ve taksicilik yapıyordu. Beni Muzaffer Tekin'in Kadıköydeki bürosuna götürdü. Burada Muzaffer TEKİN ve orada bulunan Mehmet Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Nedim isimli soyismini bilmediğim başka bir asker emeklisiyle tanıştırdı. Bu kişilerin de geleceğini söyleyerek beni Şile'de yapılacak olan Karacabey'i anma törenine çağırdı. Bu görüşmeden birkaç gün sonra İstanbul'dan birlikte bir araçla Şile'ye gittik. Bahsettiğim kişilerde oraya gelmişlerdi. Bu etkinliği hangi derneğin organize ettiğini bilmiyorum, ancak Hüseyin Görüm bana Vanatsever Küvetler Güçbirliği Hareketine ilişkin broşürler göstermişti. Hatta bunlarıda Şile'ye götürdük. Şile'deki etkinlikte bahsettiğim kişilerden başka Oktay YILDIRIM, Kuddusi OKKIR ve şu anda ismi aklıma gelmeyen birçok kişi vardı. Oktay YILDIRIM ve Kuddusi OKKIR'la da tanıştım. Bu etkinlikte daha önceden Hüseyin GÖRÜM'ün akrabası olduğundan dolayı tanıdığım Yasin GÖRÜM'de vardı. Asıl isminin Rasim olduğunu bilmiyorum. Rasim GÖRÜM Adapazarında kalıyor, İstanbula amcası olan Hüseyin GÖRÜM'ün yanma gelip gidiyordu. İstanbulda bir iş yaptığını bilmiyorum. Hüseyin GÖRÜM'ün kiraladığını söylediği İstanbul Maltepe'deki prefabrik fabrikası vardı. İlk başlarda aktifti, üretimde yapılıyordu. Hüseyin GÖRÜM burada zaman zaman toplantılar düzenliyordu. Bunlardan 8-10 tanesine bende katıldım. Toplantılarda günlük konular, ekonomik mevzularla birlikte o zaman gündemde olan Vatansever Kuvvetler Güçbirliği hareketi hakkında da konuşuluyordu. Bu hareketin iyi olduğundan, destek olunması gerektiğinden bahsediliyordu. Bu hareketin dergisi olan Türkeli isimli dergi de orada bulunuyordu. Toplantıya katılanlar inceliyorlardı. Bu toplantılara hatırladığım kadarıyla Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR, İsmail PAKER, Yasin (Rasim) GÖRÜM, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM ve şu anda ismini hatırlamadığım birçok kişi katılıyordu. O dönemde Rasim GÖRÜM Hüseyin GÖRÜM'ün yanma sık gelip gittiğinden bu toplantılarda da kendisini görüyordum. Bu toplantılarda diğer konuların yanında Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hakeretinin İstanbul temsilciliğinin açılması konuşuluyordu. Bu işi de Hüseyin GÖRÜM veya Mehmet Fikri KARADAĞ'ın üstleneceğinden bahsediliyordu.